Konuyu Istanbul iklimine uyum açısından derinleştirirsek kış aylarında- derecelere düşen ve dona neden olan sert rüzgarların eşlik ettiği Ocak, Şubat hatta Mart aylarında C. pubescenslerin dış ortamda hayatiyetlerini sürdürmeleri imkansız.Gerçekten toprakta yetiştirdiğim ve naylona sararak korumaya çalıştığım bitkiler kar yağdığında dondu.Isıtılmayan aydınlık ve en fazla 3-4 C dereceye düşen odalarda ise bitkiler çok az yaprak kaybı ile kış aylarını atlatıp baharda hızla büyümeye başladılar.Temmuz ve Ağustosun yüksek sıcakları ise yapraklarda sararma, düşme, çiçeklenmenin durması, olgunlaşmamış kapsüllerin kaybı ile sonuçlanıyor.Bahar aylarının serinliğinde büyümeye başlayan bitki çiçek açıp tohum kapsüllerini oluşturuyor ancak sıcaklar artınca tarif ettiğim gibi verim düşüklüğüne neden olan gerileme başlıyor.Eylül ayı ile birlikte düşen gündüz ve özellikle gece sıcaklıkları C. pubescens'de yeniden yapraklanma, çiçeklenme ve yoğun bir kapsül oluşumunu sağlıyor. Bu aşamada Ekim ayı ortasında sera benzeri ortama aktarılan bitkilerin kapsüllerini büyütüp olgunlaştırma şansı mevcut.Daha önce ge görsellerini paylaştığım gibi kış aylarında bitki üzerindeki olgun meyveler C. pubescens'in neden farklı bir tür olduğunu en çarpıcı şekilde gösteriyor.
Bu sene de baharda gelişen kapsüller daha önce belirttiğim faktörler ve şiddetli rüzgarlar nedeniyle ya kaybedildi ya da yeterince gelişemedi.Eylüldeki gelişim atağının sonucunu ise Kasımda değerlendirmek doğru olacak.
Tüm bu olumsuzluklar ve zorluklara rağmen hobiye başlamamı sağlayan Capsicum pubescens'leri yetiştirmekten büyük zevk aldığımı itiraf etmeliyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder